Kelebek Magazin

Tüp bebekte bitkisel destek başarıyı artırır mı?

Tüp bebek tedavisinde başarı şansını artırmak için kimi zaman bitkisel desteklere de başvuruluyor. Peki bunlar gerçekten işe yarıyor mu? İşte Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş’ın yanıtı…

Çocuk sahibi olma şansını artıran tüp bebek tedavisiyle ilgili merak edilen pek çok nokta var. Bunlardan biri de tedavide başarıyı artırdığı ileri sürülen bitkisel destekler… Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, hem bu konuda hem de tüp bebekle ilgili akıllarda soru işaretlerine neden olan bazı noktalara açıklık getirdi. İşte sorularım ve Prof. Dr. Tıraş’ın verdiği yanıtlar…

Bülent Tıraş

1 – Tüp bebek tedavisine başlanmadan önce nelere dikkat edilmeli?

Öncelikle tedaviyi gerçekleştirecek uzman ve merkez çok iyi araştırılmalı. Çiftlerden sigara içen varsa kesinlikle bırakmalı. Uyku düzenine dikkat edilmeli. Stresten ve üzüntü oluşturacak durumlardan uzak durulmalı. Sağlıklı beslenmeye dikkat edilmeli. Tedaviye başlanmadan gerekli olan tüm testler eksiksiz olarak tamamlanmalı. Tedavi sürecinde doktorun verdiği ilaçlar mutlaka zamanında alınmalı.

2 – Ek tedavi anne-baba olma şansını yükseltir mi?

Bazı bitkisel desteklerin yararı olsa bile ne kadar, hangi dozda kullanılacağı önemlidir. Bu tür ürünlerin içinde ne olduğunu bilmek mümkün değildir. Bilimsel dayanağı olmayan sülük-hacamat gibi yöntemler geri dönüşü olmayan organ zedelenmeleri ya da enfeksiyon gibi hasarlara neden olabilir. Keza bitkisel tedaviler de yarardan çok zarara yol açabilir.

3 – Spermi olmayan erkek baba olabilir mi?

Günümüzde azoospermi olarak tanımlanan sperm çıkmayan erkeklerde kullanılan yeni yöntemlerle yüzde 70’inde sperm bulunması şansı elde ediliyor. Testis plazma ve ROSI (Round Spermatid Injection) bu alanda çok ön plana çıktı. Klinefelter Sendromu (genetik 47 XXY kromozom diziliminin taşınması yani bir X kromozomu fazla olması) tablosundaki erkekler geçmişte hiç çocuk sahibi olamazken şimdi mikro TESE ameliyatı ile sperm hücreleri bulunur hale geldi. Baba olabilme şansları arttı.

4 – Genetiği bozuk olan embriyolardan sağlıklı bebek doğar mı?

Normal koşullar altında her embriyoya genetik inceleme yapılmadığı için doğrudan rahime enjekte edilir. Bu tabloda merak edilen soru şudur: ‘Acaba bu embriyoların içerisinde ‘mozaik embriyo’ adı verilen bir kısmı normal bir kısmı anormal olan embriyolar var mı? Eğer var ise bu embriyo anne adayına verildiğinde kendi kendini düzeltebilir mi, gebelik oluşabilir mi?’Bu konuda birtakım yayınlar ön plana çıkmaya başladı. Biz de yaklaşık 100 hastamızdan (onay alarak) bunu denedik. Yani bir kısmı normal bir kısmı anormal olan mozaik embriyoları transfer ettik. Gördük ki yüzde 41 civarında gebelik elde edilebildi. Bizim çalışmamızın sonucunda yüzde 25-26 oranında canlı doğum meydana geldi. Aslında çalışmanın temeli Prof. Dr. Aziz Sancar’ın Tıp Nobel Ödülü aldığı ‘DNA’nın kendi kendini tamir etmesi üzerine’ kuruludur. Bu yöntemle dünyaya gelen bebeklerden alınan kan örnekleri araştırıldığında bütün kromozomlarının normal olduğunu saptadık. Yani embriyo kendini yenileyip, normal hale getirebiliyor.

5 – Erken menopoz sürecinde anne olmak mümkün mü?

2014 yılında Japonya’da yaptıkları bir çalışma da Kazuhiro Kawamura ve ekibi IVA (In Vitro Aktivasyon) adı verilen yöntemle menopozdaki 38 kadının 5’inin gebe kalmasını sağladı. Yayınlandığında büyük ses getirdi. Ancak kolay bir yöntem değildi. Anne adayının iki kere ameliyat ve laboratuvar ortamında uyarılmanın başarılı olması gerekiyordu. Bilim bu kez arayışlarını ‘acaba işlemler kadının kendi vücudunda yapılabilir mi’ noktasına yönlendirdi. Bunu yapılabilecek elde iki yöntem vardı. Biri PRP, diğeri kök hücre. PRP ile ilgili ilk çalışmalar 2016 yılında yapıldı. Tabii ki PRP ve kök hücre ile ilgili daha çok başka grupların da yayın yapmasına ihtiyaç var. Muhtemelen yapılacaktır. Ancak bizim yaptığımız çalışma sonuçlarına göre gerek PRP gerekse kök hücre yumurtalıkların uyarılmasına ciddi derecede katkıda bulunuyor. Sperm için de geçerli bu. Yumurtadaki işlemi testislere de uygulamak istedik. Bununla ilgili yaptığımız çalışmalarda; daha önce mikro TESE yapılmış, sperm bulunamamış erkek hastalarda yaklaşık yüzde 45 oranında sperm bulundu.

6 – Genç yaşta yumurtası az olan kadınlar için bir çözüm var mı?

Tüp bebek tedavisinde Japonların uyguladığı IVA yöntemi, PRP ve kök hücre çalışmaları genç yaşta yumurtası az olan kadınlar için önemli gelişmelerdir. Kök hücre çalışmaları kemik iliğinden elde edilerek yapılmalıdır. Ayrıştırma sonunda elde edilen yeni hücre vücudun bir yerine gittiğinde (Karaciğer, yağ dokusu, rahim) o bölgedeki hücrelere dönüşebildiği görüldü. Buradaki soru şu: ‘Kök hücreler alınıp, yumurtalığa verildiğinde sonuç ne olur?’  Sağlık Bakanlığının kök hücre komisyonundan alınan izinle yaptığımız çalışmalarda Türkiye’nin kemik iliği kökenli ilk bebeğini dünyaya getirdik. Çiftlerin Sağlık Bakanlığı iznine mutlaka dikkat etmeleri gerekir.

7 – Embriyo kalitesi iyileştirilebilir mi?

‘Piezzo Elektrik’ düşük miktarlarda enerjinin yumurta ve sperme verilmesi yöntemine dayanıyor. Yapılan çalışmaların temel amacı; bir spermi yumurtanın içine yerleştirildiği zaman yumurtayı döllemesi, bölünüp, embriyonun gelişmesi, gebeliğin oluşmasıdır. Sperm bunu yapamadığında, desteğe ihtiyaç duyduğunda geçmişte kullanılan piezo elektrik yöntemi günümüzde geliştirildi. Spermi enjekte ettikten sonra yumurtaya düşük dozda elektrik veriliyor. Daha önce 5’inci gün ya da hiç embriyo elde edemediğimiz, döllenemeyen ya da çok kötü kalitede embriyo elde edilen kişilerde çok güzel sonuçlar aldık.

8 – Tedavide kullanılan ilaçlar kansere yol açar mı?

İlaçlarla yapılan tüp bebek tedavileri 1981 yılında ilk kez ABD’de Norfolk kentinde başladı. Yaklaşık 42 yıldır kullanılmaktadır. Bu tedavilerin günümüze kadar kansere neden olduğunu gösteren herhangi bir çalışma yoktur.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ