Kelebek Magazin

Tokat: Mevlana’nın gitmek gerek dediği kent

Anadolu’da gezenleri hayran bırakan, içinde farklı güzellikleri barındıran birçok kent bulunuyor. Yeterince tanıtılmadığı için güzellikleri çok bilinmeyen o kentlerden biri de Tokat… Havasıyla, doğasıyla, 6 bin yıllık tarihi dokusuyla sürprizlerle dolu bu kent için Mevlana “Tokat’a gitmek gerek” diyor. Sezar’ın ‘Geldim, gördüm, yendim’ sözünün söylediği, Kont Drakula’nın hapsedildiği, han, hamam, müzeler şehri Tokat ziyaretçilerini hayran bırakıyor.

Tarihi ve doğal güzellikleri, kültürel geçmişi, bölgesel konumuna rağmen, ülkemizde turizmden alması gereken payın çok gerisinde olan kentlerden biri de Tokat. Bu kentte gezilecek çok sayıda eser bulunuyor.

Tokat, gökyüzünün incelendiği “Yağıbasan Medresesi” Anadolu’daki ilk Türk camilerinden Garipler Camisi, Kont Drakula’nın hapsedildiği kalesi, kendine özgü evleriyle her adımda başka bir sürpriz sunuyor. Yaprak sarması, Tokat kebabı, keşkek, bakla dolması gibi çok farklı ürünlerin bulunduğu muffağıyla da hayran bırakan Tokat’ta, balık çiftlikleriyle kirletilmesine rağmen görsel bir şölen sunan Almus Baraj Gölü, 3 milyon yıllık kalsit birikimiyle oluşan Ballıca Mağarası, geleneksel güreşe olan merakıyla Çevreli Kasabası yaylaları mutlaka görülmesi gereken yerlerden sadece bir kaçı… Son zamanlarda konaklama ve tanıtım faaliyetlerine öncelik veren Almus, bungalov evleri ve göl yürüyüş parkurlarıyla turizm gelirlerini artırmayı hedefliyor. Hedef kitle olarak da Japonlar turistler ön plana çıkıyor.

YEŞİLIRMAK’IN HAYAT VERDİĞİ ŞEHİR

Karadeniz’in nemli havası ile İç Anadolu Bölgesi’nin kurak bozkırları arasında kalan Tokat, Yeşilırmak Nehri’nin kolları, Kelkit ve Tozanlı çaylarının suladığı verimli ovalarıyla, yaşayanlara büyük bereket sunuyor. Canik Dağları’nın da yer aldığı orta yükseklikte 3 dağ sırasının yükseldiği Tokat’ın yüzde 40’ı plato ve yaylalardan oluşuyor. Bereketli toprakları ve dağların oluşturduğu korunaklı alanlar sebebiyle Tokat, geçmişten bugüne birçok medeniyete ev sahipliği yapmış.

SÜRPRİZLERLE DOLU DOĞA

Kısa mesafede görülen yükselti farkları, bir anda kar örtüsüne bürünmüş bir dağ zirvesini karşınıza çıkarırken, alçak düzlüklerde daha yapraklarını dökmemiş ağaçları hatta kır çiçeklerini görmeyi mümkün kılıyor. Tokat topoğrafyasındaki bu değişim aynı zamanda, gizli birçok güzelliğin de bünyesinde barınmasına sebep oluyor. Bu coğrafi özellikler, kısa mesafelerde yeni görsel sürprizlerle karşılaşmamızı sağlıyor.

14 DEVLET 5 BEYLİK

Farklı doğal güzellikleri kadar, tarihi ve kültürü de çok zengin olan Tokat’ta 14 devlet ve 5 beylik hakimiyet kurmuş. Yaklaşık 6 bin 500 yıllık bir tarihi olan kentte geçmişte, Hatti, Hitit, Frig, Med, Pers, Büyük İskender, Pontus, Roma, Bizans, Arap, Danişment, Anadolu Selçuklu, İlhanlı, Beylikler, Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürmüş. İpek Yolu üzerinde olduğu için kentte ticaret canlı olmuş. Kervancılar için yapılan Hanlar, hamamlar bugün kentin simgeleri haline gelmiş.

‘VENİ, VİDİ, VİCİ’

Tokat için Roma İmparatorluğu’nun ayrı tarihi bir önemi var. Roma İmparatoru Julius Sezar’ın MÖ. 47 yılında Zile’de Pontus Kralı 4’üncü Midridat’ın oğlu 2’inci Pharnaces’ı yendiği savaş bu topraklarda yapılmış. Sezar’ın Roma Senatosu’na gönderdiği, tarihin en meşhur ve en kısa zafer mektubu da burada yazılmış. Sezar’ın savaşı kısa sürede kazandığı için kısaca yazdığı “Veni, vidi, vici” (Geldim, gördüm, yendim) sözü kentin bir çok yerinde karşınıza çıkıyor.

900 ADIMDA 900 YIL

Tarihin bu kadar geriye dayandığı Tokat, ülkemizin ilk müzelerinden birini de  barındırıyor. Kent merkezinde bulunan Tokat Müzesi, 1926 yılında Atatürk’ün emriyle kurulmuş. Kurulduktan yaklaşık 70 yıl sonra Tokat Kalesi’ni gören Sulu Sokak’taki bedestene taşınan müze, “Arkeoloji” ve “Etnografya” eserlerin sergilendiği 2 bölümden oluşuyor. Ayrıca kentte Tokat Belediyesi Şehir Müzesi de bulunuyor. Bu müzede ise, Tokat yöresine ait, kültür, zanaat, sanat ve eski günlük yaşamdan izler yer alıyor. Müzelerin bulunduğu Sulu Sokak’ta dolaşırken, adeta tarihte yolculuk yapıyorsunuz. “900 Adımda 900 Yıl” sloganıyla kurulan kültür sokağında, Danişmentler Dönemi’nde yapılan gökyüzünün incelendiği, ilim adamlarının yetiştirildiği “Yağıbasan Medresesi”, tarihin ilk kanalizasyon sistemlerinden birinin bulunduğu “Sık dişini” helası da yer alıyor.

1191’DE YAZILMIŞ KURAN-İ KERİM

Tokat Müzesi’nde eşine az rastlanır çok sayıda tarihi eser bulunuyor. Eski Tunç Devri’nden günümüze farklı dönemlere ait nadide objeler sergilenen müze, Anadolu Türk İslam Devletlerine ait en zengin sikke koleksiyonuna da sahip. Anadolu’nun Türkleştiği döneme ait en eski Kuran-ı Kerim’de (1191) Tokat Müzesi’nde bulunuyor. Karadeniz ve Anadolu’daki birçok müze Tokat Müzesi envanterindeki eserler sayesinde kurulmuş.

GÖK BİLİMLERİ MEDRESESİ

Sulu Sokak’taki Yağıbasan Medresesi Türk bilim tarihi için oldukça önemli bir yer tutuyor. Medrese, 1151 ve 1152 yıllarında Danişment Beyliği’nden Nizamettin Yağıbasan tarafından yaptırılmış. Türkçe, Arapça, Farsça, dışında Latince dersler verilen medrese özellikle astronomi çalışmaları için kurulmuş. Tarihi medresenin ortasında bir havuz bulunuyor. Yapıyı örten 14 metrelik kubbenin ortası açık olarak yaptırılmış. Bu açıklık sayesinde gökcisimlerinin görüntüleri ortadaki havuza yansıyor. Gök bilimiyle ilgili çizimler ve ölçümler ayna kullanılan teleskopların atası olan bu sistem sayesinde yapılıyor.

‘TOKAT’A GİTMEK GEREK’

Bu kadim kent, Mevlevilik tarihi açısından da çok önemli. Mevlana’nın “Tokat’a gitmek gerek. Çünkü Tokat’ta insan ve iklim mutedil” dediği kentte Konya’dan sonra Anadolu’da kurulmuş ikinci Mevlevihane bulunuyor. Restore edilerek korunmuş Mevlevihane ve karşısındaki, tarihi saat kulesi, görenlerin fotoğraf çektirmeden geçmediği iki kent simgesi olarak görülüyor. Mevlevihane’de önemli günlerde törenler de yapılıyor. Ziyaretçilerin girebildiği Mevlevihane’de, semazenlerin gerçeğe uygun maketleri yer alıyor. Ayrıca Mevlevilerin kullandığı aletlerin bulunduğu bir de sergi bölümü yer alıyor.

‘ÇİVİDEN ÇIKMIŞ’

Mevlevihane’de sergilenen, semazen öğretilerinde kullanılan ortasında çivi bulunan bir ahşap levha dikkat çekiyor. Semazenler kusursuz dönüşü öğrenmek için çiviyi, ayak başparmakları ile ikinci parmaklarının arasına alıyor. Daha sonra ise sema dönüşüne başlıyor. Öğrenme sürecinde birçok öğrencinin parmakları kanlar içerisinde kalıyor. Bazen de ayak parmakları çividen kayarak yerinden çıkıyor. “Çividen çıkmak” değiminin de buradan geldiği belirtiliyor.

BUNGALOV EVLERİ

Gezilecek görülecek birçok yeri bulunan kentte Niksar, Zile ve Almus güzellikleriyle ön plana çıkıyor. Güzelliklerine karşın yabancı turist sayısı bakımından çok geride olan Tokat’ta valilik ve belediye, bu sektörden daha çok paya alabilmek için tanıtım çalışmalarını yoğunlaştırıyor. Tokat’ın özellikle baraj gölü ve dağlarıyla ön plana çıkan Almus ilçesi de uzak doğulu turistleri çekebilmek için çalışmalar yapıyor. Almus Gölü çevresinde yapılan sosyal tesisler, yürüyüş parkurları, şömine keyfi yapabileceğiniz, bungalov evleri tüm güzelliğiyle gelecek turistleri bekliyor.

DOĞA HARİKASINI KİRLETEN BALIK ÇİFTLİKLERİ

Almus gölü tüm güzelliğine rağmen kirlilik tehdidiyle de karşı karşıya kalmış durumda. Kirliğin sebebi ise gölde bulunan balık çiftlikleri. Somon üretilen bu çiftliklerden 20 ülkeye ihracat yapılıyor. Önemli bir gelir kalemi olmasına rağmen kimyasal yemlerle gölün kirletilmesinden çevre sakinleri büyük rahatsızlık duyuyor. Almuslular gölün kurtuluşunu doğa ve tarih turizminde görüyor. Hedeflerinde ise Japon turistler var.

GÜREŞÇİLER KASABASI

Kentin, Sivas sınırındaki 750 kilometrekarelik ilçesi Almus’un birçok yaylası da bulunuyor. O yaylardan biri Çevreli Kasabası’ndaki Çatak Yaylası, temiz suları, yumuşak havasıyla Çatak Yaylası görülmesi gereken yerler arasında… Dağlarla çevrili olan Çevreli Kasabası geleneksel sporlara olan merakıyla da biliniyor. Kasabada en yaygın spor ise güreş. Çocukların güreşçi olabilmesi için belediye önemli bir hizmet veriyor. Oluşturulan güreş okulunda öğrencilere yemek hizmeti dahi sunuluyor. Bu şirin kadaba başarılı güreşçiler yetiştirmesiyle de biliniyor.

BARAJ SORUNU

Son dönemlerde tarımda sulamayla büyüyen Çevreli Kasabası, tarım yapılan alanlarını genişletmiş durumda. Sulu tarıma geçen kasabada tek istenen ise su tutma alanlarının iyileştirilmesi. Tarım alanlarının sulanması için kasabada bulunan barajın 10 metre yükseltilmesi yetecek. Belediye Başkanı Sadi Ertan’ın istediği tek şey, sulu tarıma geçilmesiyle birlikte yetersiz kalan su kaynaklarını depolayabilmek için gereken yatırımın yapılması.

BÜYÜK POTANSİYEL VAR, TURİST YOK

Danişmentliler’in başkenti Niksar’ı, Sulusaray’daki Sebastapolis Antik Kenti, Reşadiye’deki Zinav Gölü, kanyonu, kaplıcaları,Pazar ilçesindeki, 3 milyon yılda oluşmuş sarkıt, dikit ve sutunlardan oluşan 3 katlı Ballıca Mağarası, tarihi kaleleri, han ve hamamlarıyla Tokat turizim potansiyelinin çok gerisinde kalmış bir şehir. Hamam kültürü, kente özgü evleri, binlerce yıllık geçmişi, yürüyüş parkurlarıyla turizim cennetine dönüşebilecek bu kent yabancı turist sayısı bakımında ülkemizde 66’ncı sırada yer alıyor. Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Orta Anadolu Kalkınma Ajansı, il ilçe belediyeleriyle kentin turizmden hak ettiği payı almasını sağlamak için adeta seferberlik başlatmış durumda….

 

 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ