Kelebek Magazin

‘Şehir tiyatrolarının geleneğini koruyacağız’

İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever SÖZCÜ’ye konuştu. İBB Şehir Tiyatroları’nın gelenekten gelen ilk kadın Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever “Bu kurumu ustalarımız kurdu. Bizler de geleneğini koruyarak geleceğe taşımaya gayret ediyoruz. Bu büyük bir sorumluluk. Aynı zamanda da büyük bir motivasyon’’ dedi.

Ayşenur İşsever, İBB Şehir Tiyatroları’nda yıllarca birçok oyunda rol aldı, çeşitli sanatsal görevlerde bulundu ve Sahne Direktörlüğü yaptı. Yaklaşık 1 yıldır da kurumun Genel Sanat Yönetmenliğini üstlendi. İBB Şehir Tiyatroları’nın Gencay Gürün ve Ayşenil Şamlıoğlu’ndan sonra bu göreve getirilen üçüncü ancak gelenekten gelen ilk kadın kadın sanatçısı olan Ayşegül İşsever ile hem tiyatroyu, hem çalışmalarını ve hem de hedeflerini konuştuk…

‘USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİ BİZDE ÇOK ÖNEMLİ’

Tiyatro serüveniniz nasıl başladı?

Kendimden önce ustalarımızdan bahsetmek isterim. Çünkü bizim mesleğimizde usta-çırak ilişkisi önemlidir. Tiyatronun anlamını biz ustalarımızdan öğrendik. Tiyatro adabını, mesleğe saygıyı, özeni ve bir oyuncu-insan olarak sorumluluklarımızı onlardan görerek öğrendik. Ustalarımız her zaman tiyatro sanatına vefakâr olmuşlar, hayatlarının merkezine oyunlarını koymuşlar ve öyle yaşamaya devam etmişlerdi. Bizler ustalarımızdan gördüğümüz ve severek üstlendiğimiz mesleki disiplini ve aşkı sürdürüyoruz. İstanbul Devlet Konservatuarı’ndayken önemli ustalarla çalışma fırsatı buldum. Sonrasında İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda yine tiyatromuzun büyük ustalarına yetiştim, onlarla aynı sahnede bulunma şansı yakaladım. Biliyorsunuz tiyatromuzun ilk ismi Darülbedayi yani Güzellikler Evi’dir. Oyuncu olarak başladığım, idari görevlerde bulunduğum evimin içinde bugün genel sanat yönetmeni olarak bir sorumluluk aldım. Bayrağı daha ileriye taşımak için, arkadaşlarımla birlikte çok çalışıyoruz.

‘BURASI BENİM EVİM’

33 yıldır görev yaptığınız İBB Şehir Tiyatroları’nın gelenekten gelen  ilk kadın genel sanat yönetmeni oldunuz. Neler hissettiniz?

Darülbedayi geleneğinden gelen ilk kadın genel sanat yönetmeni olduğumu arkadaşlarım hatırlatınca çok hoşuma gitti. Önceki iki kadın genel sanat yönetmenimiz de kurum dışından gelmişlerdi. Elbette 108 yıllık bir kurumun geleneği vardır ve önemlidir. Bu kurumda “devamlılık” ve “gelenek” ile birlikte “yenilik” kavramlarını birlikte değerlendirmek gerekiyor. Çünkü insanlar değişiyor, algılar değişiyor, izleme süreleri değişiyor, mekân algıları değişiyor. Bütün bu değişenler içinde “aynı kalarak” var olmak mümkün görünmüyor. Ancak değişmeyen şeyleri de hesaba katmadan, bu değişim furyasının içinde kaybolmak da işten bile değil. Bu nedenle bütün bu duygular ve sorumluluklarla genel sanat yönetmeni koltuğuna oturdum. Burası benim evim. Evim için her zaman en iyisini düşünürüm. Bunun için de canla başla çalışırım.

Bu kez sorumluluğunuz daha büyük…

Bugün genel sanat yönetmeni olmanın belirli bir sorumluluk getirdiğinin farkındayım. Bu sorumluluğu bilerek ve isteyerek üstlendim. Bu kurumu ustalarımız kurdu. Onlar olmasaydı bugün bu kurumda sanat yapan bizlerin Güzellikler Evi çatısı olmayacaktı. Bugün bizler de kurumu geleneğini koruyarak geleceğe taşımak için gayret ediyoruz. Bu nasıl bir duygu? Her şeyden önce büyük bir sorumluluk. Aynı zamanda büyük bir motivasyon. Ben her zaman güçlüklerle baş ederek, üstesinden gelerek ilerledim. Sorumluluğun büyüklüğü beni daha çok motive ediyor. Seyircimiz de bizim bu çalışmalarımızı, gayretimizi görüyor. Duyuyorum seslerini, farkında olduklarını biliyorum. Bu göz temasını sürdürerek, onların beğenisini daha da yukarı çıkaracak, estetik düzeyi yüksek, sözünü söyleyen oyunlar yaparak tarihin bu noktasında işimizi yapıyoruz. Bu mesleği seçmiş olmaktan son derece mutluyum. Bugünden yarına, nefesim yettiği kadar da tiyatroma, mesleğime karşı sorumluluğumu yerine getirerek, sahnede, gerisinde ama her zaman tiyatronun içinde var olarak serüvenimi sürdüreceğim.

‘SEYİRCİMİZ MUTLU BİZ DE MUTLUYUZ’

Pandemide tiyatrodan da uzak kaldık. Seyircinin ilgisi nasıl?

Biletlerimizin satışa çıkmasından sonra kısa bir sürede tükeniyor. Pandemide sanatın önemini de kavradık aslında. Çünkü iletişim kodlarının kaybolduğu bir zaman diliminde, insanlar sanatın önemini daha çok kavradı. Bugün seyircimizin heyecanını biraz da buna bağlıyorum. Bu tabloda bizim açıkladığımız repertuvarın, kalabalık kadrolu klasik oyunlarımızın beğenilmesinin de büyük bir rolü var. Seyircimiz mutlu ve onlar mutlu olduğu için biz de çok mutluyuz.

Ayşegül İşsever “Lüküs Hayat”ta

‘TİYATRO, HAYATI GÜZEL VE ANLAMLI KILAR’

Tiyatro hayata neler katar?

Özelde tiyatro ve genelde sanat, nefes alanlarımızdır. Hayatı güzel ve anlamlı kılar. Durup düşünmemizi, durup eğlenmemizi ve durup yola yeniden devam etmemizi sağlar. Tiyatro, birçok sanatın bileşkesidir. Bu zenginlik, seyredenlerde yaşam zevki ve incelikler geliştirir. Çocukluk döneminden itibaren, sanatla iç içe olan insanlarda bunu gözlemlemek mümkündür. Mustafa Kemal Atatürk, ateşemiliter olarak Sofya’da iken, Karmen operasının sahnelendiğini öğrenir ve bilet arar, bulur. Gösterim sonrası uyku tutmaz kendisini, yakın arkadaşı ve Sofya elçisi Fethi Okyar’a yakın cümlelerle söylemem gerekirse, şunları söyler: “Bulgarlar çok kısa bir zaman önce Osmanlı’dan bağımsızlığına kavuştu. Ne zaman bir Opera sahneleyecek aktör ve aktrisleri oldu. Şimdi neden geri kaldığımızı anladım.” Sanırım bu sorunuza güzel bir cevaptır. Çünkü “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” diyen bir liderin, sanatın farklı alanlarında nasıl önem verdiğini daha iyi anlayabiliriz.

‘HEDEFLERİMİZ BÜYÜK’

Ne gibi hedefleriniz var?

Bugünden yarına büyük hedeflerimiz var. Bu benim değil bu kurumda ortak idealleri ve sorumlulukları paylaştığımız bütün arkadaşlarımızın da hedefi aynı zamanda. Bizim hedeflerimizin başında bu kurumu geleceğe sağlıklı bir şekilde taşımaktır. İstanbul Şehir Tiyatrosu, İstanbulluların nefes aldığı sanat kurumları arasında yerini alır. Çünkü İstanbulluların vergisiyle, onlara en iyisini sunmak gibi bir görevimizin olduğunu biliyoruz. Sanatın ve özellikle tiyatronun yapılabilme şartlarının giderek ağırlaştığı, maliyetlerin arttığı bir düzlemde, biz kurum olarak nitelikli oyunları İstanbulluların bütçesini zorlamadan onların beğenisine sunuyoruz. Şehrin tiyatrosu olarak, İstanbul ile kurduğumuz bağ budur.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ