Kelebek Magazin

Seçim atmosferi piyasaların başını döndürecek

Ekonomi yönetimi döviz ve borsada her ne kadar seçime kadar ipleri sıkı tutmaya çalışacak olsa da ekonomistlere göre artan belirsizlik piyasalarda baş döndürücü bir oynaklık yaratabilir.

Türkiye‘nin, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri için 14 Mayıs’ta sandığa gideceği hemen hemen kesinlik kazandı. Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerinden biri olarak görülen ve dört aydan az bir süre kalan, seçim öncesinde olabilecek bütün ihtimalleri sıralayan ekonomistler, kısa vadeli politika belirsizliğinin yaratacağı piyasa oynaklığı ihtimaline dikkat çekiyor. Ekonomistlere göre finansal piyasalardaki dengesizlikler 14 Mayıs’a kadar derinleşerek devam edecek. TL’de reel kazanç potansiyeli olarak ise yatırımcının gözünde borsa yine ön planda olacak. Ancak borsada oynaklık daha da artacak. Ekonomist Güldem Atabay, TL ve tahvil faizleri üzerindeki yapay baskının süreceğini ve kamu harcamalarının artacağına işaret ederken, “Mevcut iktidarın “yeter ki iktidarda kalıp nimetlerini koruyalım, seçimden sonrası tufan’ yaklaşımı ekonomik olarak devrede kalmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

SERMAYE KONTROLLERİ ARTAR

Hisse senedi piyasalarında seçim belirsizliği nedeniyle aşağı yönlü bir baskı oluştuğunu belirten Ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir de, iktidarın seçime kadar borsada aşağı bir hareketin olmasını istemeyeceğini düşünüyor, ancak var olan belirsizlik nedeniyle hem borsada hem de döviz piyasalarında oynaklığın artacağını belirtiyor. Atabay, seçimden sonra iktidar değişmezse sermaye kontrollerinin artacağını, TL’nin dolara karşı 25-30 bandına kadar gidebileceğini ve çoklu kur döneminin başlayabileceğini savundu. Oğuz Demir ise iktidarın seçimi kazanmasının aynı zamanda mevcut ekonomi politikasının halk tarafından onaylandığı anlamına geleceğini söyledi.

Akılcı politikalarla sermaye döner

İktidarın değişmesi halinde ilk olarak Türkiye ekonomisinde büyük dengesizlikler yaratan aşırı negatif reel faizden çıkılacağını ve faizin kademeli olarak tahminen yüzde 25-30 aralığına artacağını öngören Ekonomist Güldem Atabay, şöyle devam etti: “Değişimin getireceği akılcı makroekonomik politikalar ve iyileşen beklentiler ekonomide sermaye girişinin artması ile rahatlama alanı açacak. Dolar kurunun 22 lira civarında doğal olarak istikrarlı bir seyre bürünmesi, 2023 sonunda tüketici enflasyonunun yüzde 30-35 bandına gerilemesi, 2024 sonunda da yüzde 15-20 aralığına inmesi mümkün” dedi.

Yeni modelin olumlu sonuçlarını göremedik

Sabancı Holding Finansal Hizmetler Grup Başkanı Haluk Dinçer, özel şirketleri bu yıl bekleyen riskleri; seçim belirsizliği, kurlar ve küresel ekonomiden kaynaklanan riskler olarak sıraladı. Bloomberg HT yayınına katılan Dinçer, “Türkiye ekonomik modeli var ama bunun olumlu sonuçlarını maalesef daha göremedik. Enflasyonda çok büyük bir artış gördük. Kurlar tarafında da bir olumsuzluk var. TL çok değersiz hale geldi. Bir enflasyon var bir de bizlerin bu enflasyonun ötesinde döviz cinsinden alım gücünde muazzam bir gerileme var. Mevduat negatif reel faizler uygulandı. Burada ciddi servet kayıpları oldu, bunun da etkilerini yıllar içerisinde göreceğiz” dedi.

Türkiye seçim ekonomisini taşıyamaz

Eski Devlet Bakanı ve Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi ise, Türkiye ekonomisinin seçime dönük kararları uzun süre taşıyamayacağını, mayıs ayından sonra haziran itibarıyla yeni bir bütçe oluşturulup, yeni bir iktisat politikasına geçilmesi gerekeceğini savundu. Çelebi, bir televizyon programında yaptığı değerlendirmede, matematiksel baz etkisi ile enflasyonun önce yüzde 50’lere ardından yüzde 40’lara düşeceğini fakat hayat pahalılığının artarak devam edeceğini belirterek, “Seçimden sonra birinci öncelik enflasyonla mücadele olacak. Bunun için de daraltıcı para politikasına geçilmeli ve üretim verimliliği artırılmalı” dedi.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ