Kelebek Magazin

Onur Tuna: Seviyorsan git konuş

◊ Tiyatro sahnesine ilk kez 6 yaşında çıktınız ama oyunculuğunuz 26 yaşında “Hayat Devam Ediyor”la başladı. Gecikme mi oldu, doğru zamanı mı …

◊ Tiyatro sahnesine ilk kez 6 yaşında çıktınız ama oyunculuğunuz 26 yaşında “Hayat Devam Ediyor”la başladı. Gecikme mi oldu, doğru zamanı mı beklediniz?
– 26 yaş televizyona çıkışım aslında. Bu dönemde üreten insanlarla beraber konunun hep içindeydim zaten. Doğru zamanı bekleyen biri olamıyorum sanırım. Tesadüfler siz hazırsanız gelip sizi buluyor gibi bir şey.

◊ Her ikisini de oynadınız: Basketbol mu, voleybol mu?
– Benim için basketbol her zaman başka.

◊ 14 yaşından beri müzikle ilgilisiniz, ses ve nota eğitiminiz var. Gitar çalmak mı, piyano çalmak mı?
– İkisi de farklı tınılar ve bütün içinde farklı görevleri var. O yüzden ayırt edemem ama piyano sesini daha çok seviyorum. Daha yoğun ve tam duyabildiğim bir enstrüman bence.

◊ “Uzay Misali” adında bir albüm ve “Yangın Yeri” adında bir single çıkardınız. Çalıp bestelemek mi, çıkıp söylemek mi?
– Daha sonra da “Dalgın” adında bir EP çıkardım. Çalıp bestelemek, yazmak ve armoniye oturtmak genelde evde yalnız yaptığım şeyler. O yüzden bu kısmını daha besleyici buluyorum. Evde söylemek keyifli ama kalabalık için fobiyle uyandığım günlerim olabiliyor.

◊ Hayatınız bir film olsa macera mı olurdu, romantik komedi mi?
– Aslında psikolojik bir drama olurdu. İçinde macera da romantizm de olurdu. İkisinden birini seçersem macera olurdu sanırım.

◊ Peki kim çekerdi: Sevdiğiniz yönetmenlerden Tarantino mu, Kubrick mi?
– Sevdiğim her yönetmenin kendilerine has üslupları var. Kubrick ve Tarantino farklı kafalar ama macera olacaksa Tarantino olsun tabii… İsteğe bak! (Gülüyor)

30 yıllık dostlarımla hâlâ beraberiz

◊ Sizce hangisi daha avantajlı: Zengin ama çirkin doğmak mı, fakir ama güzel doğmak mı?
– Paradoks gibi… (Gülüyor) Çirkin ve fakir olursan ne olacak? Sevmeyi, saymayı, korumayı, koklamayı bilen bir ortamda doğmak hem daha güzel hem daha büyük şans. Zengin veya güzel olmak bir artı. Ama zengin doğan zaten zengin, güzel olan zaten güzel olunca geriye, eğitilmek, öğrenmek, çalışıp üretmek dışında bir şey kalmıyor. Eğitimli herkes mutlu ve huzurlu olmanın yolunu bulur.

◊ İmkân olsa: Sait Halim Paşa Yalısı mı, Gelibolu Koruköy’deki yıllarınıza dönmek mi?
– Gelibolu Koruköy benim zaten, geri dönmek gibi bir durum yok. Geçen arkadaşlarımın çiftliğindeydim. 30 yıllık dostlarımla hâlâ beraberiz. Bir de yalıdan ziyade doğa içinde, organik bir yaşamı tercih ederim.

◊ Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?
– Planlamaktansa sabah koordine etmek diyelim buna.

◊ Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?
– İkisine de değil. Çok yiyen biri değilim, yesin yani obur arkadaş sorun yok. (Gülüyor) Gevezenin de saçmaladığını düşünüyorsam lafını keser, fikrimi söylerim. İçimde bir rahatsızlık oluşacağına, içten içe kurulacağıma, ikisiyle de durumu halledip yaşamayı seçerim.

Affetmeye yeni başladım, hâlâ öğreniyorum

◊ 2 Temmuz, Yengeç erkeği… Nesi daha zor: Fazla ketumluk mu, fazla romantiklik mi?
– İnsanların mutlak olmadığını düşünüyorum. Ama 35 yaş sonrası astrolojik etkilere daha çok inanmaya başladım. İkisi de yerine göre zorluklar yaratıyor diyelim. Fazla olmaları zarar sanırım.

◊ “Benden Ne Olur?”da birbirlerine ayna olan iki deli insanı oynuyorsunuz. Aşkta mantık mı, içgüdü mü?
– Kesinlikle içgüdü… Mantık öne geçebiliyorsa hâlâ sağlıklısın demektir. (Gülüyor) Aşk yoğun ve cesur bir hissiyat.
◊ Yılın hangi dönemi daha romantik? İlkbahar-yaz mı, sonbahar-kış mı?
– Benim için ilkbahar-yaz sanırım.

◊ Gece hayatında hangisi çok iç gıcıklar: Göz kırpmak mı, göz kaçırmak mı?
– Yıllardır gece hayatım çok yok. Nereye evrildi, onu da bilmiyorum. Göz kaçırmak diyeyim ama seviyorsa gidip konuşmalı bence.

◊ Aşkın karşıtı: Nefret mi kayıtsızlık mı?
– Aşk kendi içinde tüm tezatları barındırıyor zaten. Karşıtı yine kendisi oluyor yani. Diğerleri aşkın fonksiyonları olabilir ancak.

◊ Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin omuzunda ağlamak mı?
– Tek başıma… Sevdiğin birinin yanında ağlamak da şarj edici ama yalnız olmak daha öğretici.

◊ Affetmek mi, unutmak mı?
– Unutmak. Affetmeye yeni başladım, hâlâ öğreniyorum.

KÜÇÜK KEYİFLER

Çeşme’ye, Bodrum’a sadece iki kere gittim

◊ İstanbul’un… Anadolu Yakası mı, Avrupa Yakası mı?
– İzmir’de okuduğum için Anadolu yakasının bazı bölümlerini İzmir’e çok benzetiyorum. O yüzden daha çok ilgimi çekiyor. Yaşamak içinse yine biraz uzak ve ormanlık alanları tercih ediyorum.

◊ Bodrum mu, Çeşme mi?
– İkisi de değil. Çeşme’ye, Bodrum’a sadece iki kere gittim. Dedim ya tercihim doğaya yakın olmak.

◊ Peki doğada deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?
– Orman-ağaç-temiz hava ama diğerini de çok seviyorum.

◊ Gündoğumu mu, günbatımı mı?
– Off! İkisi de aynı güzel ama gündoğumu demek istiyorum buna.

◊ Kedi mi, köpek mi?
– 4 kedim, 1 de köpeğim var. Evlat, dost. Ayırmıyorum. Hepsi can.

GÜNDELİK HALLER

Mum yakarım, kediler falan uzanırım

◊ Evdeki halinizi hangi üçlü daha iyi tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı, pijama-terlik-televizyon mu?
– Valla ikisi de ben değilim. Müzik dinlerim genelde. Mum yakarım, kediler falan uzanırım. Sosyal medya, telefon olmuyor demiyorum. YouTube olabilir. Ama genelde müzik dinliyorum.

◊ Ayaklarınıza kara sular inmiş: İyi bir roman mı, iyi bir film mi?
– İkisi de güzel olur. Ama çok yorgunsam iyi bir film. Film bitince uyumadan belki biraz da okunabilir.

◊ Asla hatırlamadığınız biri size çok samimi davranıyor… Yekten hatırlamadığınızı mı söylersiniz, dolambaçlı sorularla kim olduğunu mu anlamaya çalışırsınız?
– Başta kim olduğunu anlamaya çalışırım. Samimiyetsizliğe düşmeden tabii. Ya da konu biterse yanımdakine sorarım “Kimdi?” diye. (Gülüyor)

◊ Evinize yatılı misafir geldi, horlamasından uyunmuyor. Uyandırır mısınız, uykusuz mu kalırsınız?
– Evimde kalıyorsa tanıyorumdur ve uyandırırım. Ama misafir boyutundaysa ses çıkarmam.

POPÜLER ŞEYLER

Cem Abi derdi olan ve ifade edebilen bir sanatçı

◊ Çok tartışılıyor, Cem Yılmaz siz ne diyorsunuz..
– Cem Abi derdini, kendi insani gelişimi ve değişimiyle beraber çok iyi anlatıyor. Derdi, tespiti olan ve ifade edebilen bir sanatçıya hâlâ komiklik olarak bakmamak gerekiyor bazen. Bu konuda komik kavramının dışında bir sanatçı var. Filmleri, hikâyeleri, kaygısız sinema anlayışı… Bunlar çok değerli hepimiz için.

◊ Bir müzik insanı olarak söyleyin bakalım: Rock’ın kralı… Cem Karaca mı, Barış Manço mu?
– İkisi de çok şeye göğüs germiş, müziğin dışında öğretici kimlikler… Müzikal anlamda Barış Manço’yu kendime daha yakın buluyorum. O yüzden Barış Manço.

◊ Peki Yeşilçam’dan: Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?
– Türkan Şoray.

◊ Tarık Akan mı, Ediz Hun mu?
– Tarık Akan.

◊ Şairlerden Nâzım Hikmet mi, Orhan Veli mi?
– Nâzım Hikmet.

HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI…

◊ Hangi üçlü sizinki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?
– Ayvalık.

◊ Birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız… Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?
– Kırmızı.

◊ Tavla mı, satranç mı?
– Tavla.

◊ Twitter mı, Instagram mı?
– Twitter.

 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ