Kelebek Magazin

Merve İldeniz’in Bodrum’daki hayatı: 5 yıldır İstanbul’a gelmedim

80’lerden 90’lara geçişte podyumlar hiç olmadığı kadar güçlüydü. Dönemin en güzel mankenlerinden biri de hiç şüphesiz Merve İldeniz’di. Önemli …

80’lerden 90’lara geçişte podyumlar hiç olmadığı kadar güçlüydü. Dönemin en güzel mankenlerinden biri de hiç şüphesiz Merve İldeniz’di. Önemli defilelerde hep onun adı ön plandaydı. Merve İldeniz, modelliğe başlangıcını şöyle anlatıyor: “İstanbul’da Osmanbey’de büyüdüm. Babam mimar, annem de ev hanımıydı. 12 yaşlarındayken annemin bir butiği oldu. Annemle dükkan için ürün seçerken firmaların salonlarında oturur mankenlerin elindeki numaralara göre kararımızı verirdik. Meslek görüntü olarak çok erken hayatıma girmişti. Ama kendime güvenim yoktu. Yavaş yavaş boyum uzadı, tipim oturmaya başladı… 18 yaşındaydım, 85-86 yıllarında Rumeli Caddesi’nde alışveriş yaparken modellik için teklif geliyordu. Bir gün buz pateninde reklam filmi çekildiği için beni içeri almamışlardı. Sonra ‘Figürasyon lazım, mankenlerimiz kayamıyor’ diyerek bizi içeri aldılar. Sonra evdeki aylığımın 10 katı gibi para kazandım. Böyle böyle hayatıma mankenlik girdi.

HARÇLIK İÇİN BAŞLADIM

Sokakta çevirip ‘reklam filmi çeker misin’ diye de sorarlardı. Marmara Üniversitesi’nde İngilizce İşletme Bölümü’nde okuyordum ve tam o sırada bunlar hayatıma girdi. Fakat babam da bu durumdan rahatsızdı. Onu da kendimi de okul bitene kadar, bu işlerin harçlık için olduğunu söyleyerek kandırdım. Okul, 1987 yılında bittiğinde artık bir karar vermem lazımdı ve işler çok iyiydi. Hayatımı kazanmam için para kazanmam gerekiyorsa bu iş çok zevkliydi. O dönem yükselen bir değerdi de mankenlik. Biz her gün defileden defileye koşmaya başlamıştık.”

PASTADAN ÇIKMAMI İSTEDİLER

İldeniz, o dönemde etik olarak kabul edemeyeceği enteresan tekliflerle karşılaştığını dile getiriyor: “Ajans görevlimiz beni aradı ve ‘Çok zengin, 80 küsur yaşındaki bir adamın doğum günü. Çocukları çok sevdiği mankeni pastasından çıkmasını istiyor. Ne kadar para istersen verecekler’ dedi. Bu manken tanımına giren bir şey değil. Ben podyumda transparan giydim ama özel hayatımda mini etekle bile beni kimse görmedi. O çizgiyi saygınlıktan kaçırmamak lazım. Böyle bir işi kaç para verseler de yapmamam lazım. Kabul etmedim. Bildiğim yoldan dönmeden kendimce doğru zamanda bıraktım.”

NEDEN BIRAKTIM

Merve İldeniz, modelliği bırakma nedenini şöyle açıklıyor: “10 yıl boyunca Başak Gürsoy’da en çok kazanan mankendim. Ve bir süre sonra artık bu işi yapmak istemedim. Bana her şey fazla gelmeye başlamıştı. İş hayatının tüm zorlukları beni kirlenmiş hissettirdi. Hayatım tatilsiz, çalışarak geçmişti. Dalmayı istedim. İkinci eşime ‘Ben İstanbul’da artık yaşayamayacağım’ dedim. Güney’de bir yerde, sakin bir hayat istedim. 20 yıl geçti, bir gün bile pişman olmadım. Bu meslek benim dünyaya bakmama engel oldu. Çünkü herkes sana bakarken sen, dünyaya bakamazsın.”

5 YILDIR İSTANBUL’A GELMEDİM

55 yaşındaki Merve İldeniz, şimdi Bodrum’da yaşıyor: “5 yıldır İstanbul’a hiç gitmedim. Bahçemle oynuyorum, yün örüyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum. Emekli hayatı bu olması gerek. Güzellik ve gençlikle bilinen bir meslekten gelip göz önünde olmak da istemiyorum. 10 yıldır da bir birlikteliğim var.” İldeniz, “Maddi olarak nasıl idare edebiliyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Bana zamanında ‘cimri’ dediler. Para biriktirdim. O para ile iyi yatırım yaptım. Bodrum’da arsa aldım. Ben hiç kimseye muhtaç olmak istemedim. Bir de yemin ettim ‘bir daha mankenlikten para kazanmayacağım’ diye.”

O SAHNEYİ YANLIŞ HATIRLIYORLAR

“Metin Arolat’ın 1993’te çektiği Dert Değil’ klibindeki sahne hâlâ hatırlanıyor. Ben profesyonel bir mankenim. Bir de yanlış hatırlıyorlar. Orada yoğurt boynuma akarken kaşıkla topluyor. İnsanlar göğsümü yaladığını zannediyorlar. Hatırlanan ve gerçek çok farklı. Sanat o…”

BOYUM KISA DİYE AJANSA ALMADILAR

90’larda modelliğin yükselişini Merve İldeniz, şöyle anlatıyor: “İmkanlar genişledikçe reklam alanları büyüdü ve mankenlere ihtiyaç duyulmaya başlandı. Bizden bir önceki jenerasyon bu kadar çok çalışmıyordu. Mesela bir önceki jenerasyon mayo giymiyordu. ‘Denize mayoyla girerken podyumda neden giymeyeyim’ diye düşündüm. Bu, daha çok defilenin bana gelmesini ve daha çok tanınmamı sağladı. Mesela o dönem ajansa girmek istedim. Başak Gürsoy’a başvurdum. Boyum 1.73’tü ve ‘Ölçü değiştirdik, 1.75 altını almıyoruz’ dediler. Ağlayarak eve döndüm, ‘benden manken olmuyormuş’ diyerek. Engin Koç, ‘Flash Model’le anlaşmamı sağladı. Aslında tam olarak orada modelliğe başladım. O güne kadar Ahu Tuğba, Sevtap Perman’lar modellik yapıyordu. Kadınların saçları röfleli ve aşırı makyajlıydı. Doğal model pek bilinmiyordu. Bir ara Japonya’ya gidip 3 ay yaşadım. Orada mesleğin çok başka yönünü gördüm. 1990 yılında Başak Gürsoy beni çağırdı. Büyük bir ajansta olmak daha iyiydi. İşler koptu.”

“SİLİKONLU MANKEN” DEDİLER

İldeniz, bir defilenin mesleğe bakışını nasıl değiştirdiğini şöyle anlatıyor: “Mesleğin en büyük zorluğunu iki yıl süren ilk evliliğimde yaşadım. Transparan giyecek olan kız defileye son anda çıkmaktan vazgeçti. Bana ‘bu elbiseyi giyer misin’ diye sordular. ‘Giyemem çünkü evliyim ve hoş karşılanmaz, evde sorun yaşarım’ dedim. O zaman sadece Canan Mutluer bu tarz kıyafetler giyiyordu. ‘Elini 5 santim havadan önüne koyarsın, yürürsün’ dediler. Ve ben de kabul ettim. Aylık kadın dergilerden biri, hakkımda çok ağır bir yazı yazdı. O dönem oturup gerçekten ‘profesyonellik ne’ diye düşündüm. Eğer profesyonelsen her şeyi giymek durumundasın. Podyuma çıktığın zaman bedenin sana ait değil. ‘Evet, mankenim bundan sonra her şeyi giyerim’ dedim. O dönüm noktası oldu. İç çamaşırı ve transparan kıyafetlerin olduğu defilelere çıkmaya başladım. O zaman ilk silikon yaptırdığını söyleyen de bendim. O dönem ‘Silikonlu manken’ dediler. İş odaklı yaşayan bir insana dönmüştüm. İş benim için birinci şeydi. Baba ve koca parası gibi birilerine boyun eğmekten beni kurtaran ve kendi kararlarımı kendimin almasını sağlayan şeydi.”

KIZIM DA MANKEN

Kızım Leyla, şu an yurtdışında mankenlik yapıyor. Aynı zamanda Amsterdam Üniversitesi’nde de psikoloji okuyor. Calvin Klein’ın gibi önemli markaların mankenliğini yapıyor.

SERDAR ÖNAL’LA HALA ÇOK İYİ DOSTLUĞUMUZ VAR

Leyla, harikulade bir kıza dönüştü. Kızımın babası Serdar Önal’la da hâlâ çok iyi dostluğumuz var.”

Yıldırım Mayruk 40’ımdan sonra beni defileye seçti

Benden manken kolay olmadı. Yapı olarak çocuksu, erkeksi ve dişiliği olmayan biriydim. Beni manken yapabilmek için ben ve bir dolu insan çok uğraştık. Aptal değildim, öğrendim. Ama o ruh bende eksikti. Yıldırım Mayruk, bir kere bile defilesine beni almadı. İşi bıraktıktan yıllar sonra çağırdı. Koşa koşa gittim. Yaşım 40 olmuş ve Mayruk defilesine çıkıyordum. “Neden şimdi” dedim. “Çünkü şimdi anne oldun, kadın oldun” dedi. Leyla öyle değil.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ