Kelebek Magazin

Karamürsel sepetinin son ustası: Muharrem Uzun

Osmanlı padişahlarından Sultan Abdülaziz’e içinde kiraz götürülmesiyle üne kavuşan Karamürsel sepetinin yapımını sürdüren Muharrem Uzun, son temsilcilerinden olduğu mesleğini yaşatmaya çalışıyor.

Karamürsel sepeti, adını aldığı ilçede kestane ve fındık dallarından örülüyor. Bölgede yetişen kiraz, erik ve zeytin gibi ürünler toplandıktan sonra zedelenmeden taşınması için çiftçilerin kullandığı sepet, eskisi kadar rağbet görmüyor. Osmanlı dönem dizi ve filmlerinde aksesuar olarak da kullanılan sepet, son ustalarından 57 yaşındaki Muharrem Uzun’un maharetli ellerinde örülüyor.

“ARTIK YAPILMIYOR”

Muharrem Uzun, Karamürsel Belediyesi’nde işçi olarak çalıştığı yıllarda eski Belediye Başkanı Özcan Özalgın’ın yönlendirmesiyle ustası Hasan Sümertaş’tan öğrenerek 30 yıldır Karamürsel sepeti ördüğünü anlattı.

Uzun, Karamürsel sepetinin adeta zamana direndiğini belirterek, “Çiftçiye pahalı geliyor. Eskiden köyümüzde bir yevmiyeyle bir sepet alınırdı. Bugün yevmiye 250 lira, sepete de 250 lira dersen kimse almaz. Çoğu da bunun için yapmıyor. Fiyat pahalı geliyor. Artık yapılmıyor gibi bir şey. Sadece görsel, tanıtım amaçlı yapılıyor. Çeşitli kurslar düzenledik ama yetersiz” diye konuştu.

Günde bir sepet örebildiğini dile getiren Uzun, “3-4 dalla bir sepet örülüyor. Kullandığım tek malzeme bıçak, bir de bıçağı bilemek için eğe. Başka bir malzemeye ihtiyaç yok” dedi.

Uzun, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünün desteğiyle ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcılığı’ için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na müracaatta bulunduğunu, sürecin devam ettiğini sözlerine ekledi.

“TÜRKİYE’NİN HER TARAFINI TARADIK”

İşletme sahibi Mehmet Ali Koygun da kültürel mirası yaşatmaya çalıştığını söyledi.

Kendisinin de baba mesleği sepetçiliği uzun yıllar yaptığını şimdi ise satışını gerçekleştirdiğini belirten Koygun, sadece Karamürsel sepeti değil, benzeri el sanatlarını araştırarak yapmaya çalıştığını anlattı.

Koygun, Karamürsel sepetinin ününün Osmanlı’ya dayandığını dile getirerek, sepetin yarım koniyi andıran şekli dolayısıyla küçük görünmesine rağmen geniş bir iç hacme sahip olduğunu “Ufacık tefecik gördün de Karamürsel sepeti mi sandın?” sözünün de buradan geldiğini kaydetti.

Türkiye’nin her yerinde sepet örüldüğünü ancak araştırmalarında Karamürsel sepeti tekniğinde çalışacak usta bulamadıklarını belirten Koygun, “Türkiye’nin her tarafını taradık; bu teknikte sepet ördürebilir, yeni ustalar bulabilir, yaptırabilir miyiz diye. Başaramadık, yok. Hem ülkemizde hem dünyada bu teknikte, bu sağlamlıkta bir sepet örecek varsa yaptıralım” ifadelerini kullandı.

“SEPET MÜZESİ OLUŞTURMAK İSTİYORUZ”

Karamürsel sepetinin yaşatılmaya muhtaç kültürel bir ürün olduğuna dikkat çeken Koygun, şöyle devam etti:

“Karamürsel’de 100 yıllık bir evin tadilatını yapıp, sepet müzesi oluşturmak istiyoruz. Hem kurs olacak hem de sepetlerin tanıtımı yapılacak. Yol kenarında satış alanları oluşturacağız. Bizim dükkanımız dışında Karamürsel sepeti olduğunu düşünmüyorum. Diğer ürünlerimizin satışından para kazanıyoruz, usta ayakta dursun diye Karamürsel sepeti ürettiriyoruz. Meyvesini toplayacak çiftçi bir sepet alıyor, 10-20 sene kullanıyor.”  (AA)

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ