Kelebek Magazin

1 trilyon liralık skandal faiz faturası

Hükümetin faiz operasyonuyla enflasyonu patlattığı son yedi ayda Hazine’nin ödeyeceği faiz yükünün akılalmaz şekilde arttığı ortaya çıktı. İşte 1 …

Hükümetin faiz operasyonuyla enflasyonu patlattığı son yedi ayda Hazine’nin ödeyeceği faiz yükünün akılalmaz şekilde arttığı ortaya çıktı. İşte 1 trilyon lirayı aşan faiz faturasının detayları…

Hükümetin faiz indirimi operasyonundan vatandaşa eşi görülmedik bir faiz faturası çıktı. Faizle mücadele edeceğiz diyenler, halka akılalmaz bir faiz faturası çıkarmış oldu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) şirketlere ucuz kredi sunmak amacıyla faiz indirmesi sonucunda döviz kurları ile birlikte enflasyonun patlaması, Hazine’nin borç stokunun yanı sıra ileride ödeyeceği faiz yükünün de katlanmasına neden oldu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın dün yayımladığı verilere göre, 2021 yılı Ağustos ayı sonunda 722 milyar TL olan iç borçlar için ilerideki ödenecek faizlerin toplamı, Mart 2022’de 1 trilyon 743 milyar TL’ye yükseldi ve ilk kez iç borç stokunu aşmış oldu.

Böylece, Hazine’nin vatandaşlardan toplayacağı vergilerle ödeyeceği faiz yükü, sadece 7 ayda 1 trilyon 21 milyar TL artmış oldu.

TEMEL NEDENİ ENFLASYONA ENDEKSLİ TAHVİLLER

Deneyimli bankacı Kerim Rota, bu artışın en önemli nedeninin, bankaların sahipliğinde olan enflasyona endeksli tahvillerin yarattığı faiz yükü olduğunu söyledi.

TCMB politika faizini yüzde 19’dan yüzde 14’e indirirken, TÜİK’in açıkladığı tüketici enflasyonu da yüzde 19,25’ten yüzde 61,14’e yükseldi. Bu yükseliş, sadece sabit faizli tahvil faizlerini değil, enflasyona endeksli tahviller için ödenecek faiz yükünün de hızla tırmanmasına neden oldu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş öncesinde Haziran 2018’de 348 milyar TL olan Hazine’nin iç borç faiz yükü, aradan geçen dört yıldan kısa sürede beşe katlanmış oldu.

Söz konusu dört yılda, 970 milyar TL’den 3 trilyon 109 milyar TL’ye yükseldi.

BORÇ STOKU İÇİNDE GÖRÜNMÜYOR

Martta 1 trilyon 483 milyar TL’ye ulaşan merkezi yönetim iç borç stoku içinde enflasyona endeksli tahvil stoku 368 milyar TL seviyesinde. Toplam iç borç stoku içinde enflasyona endeksli tahviller, yüzde 24,8’lik paya sahip ancak bu tahvillerin yarattığı faiz yükü, buz dağının görünmeyen kısmını oluşturuyor.

Gelecek Partisi Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı da olan Rota, muhasebe tekniğiyle enflasyona endeksli tahvil faizi riskinin nasıl gizlendiğini şu örnekle anlatıyor:

“Mayıs 2021’de 100 TL’ye ihraç edilmiş olan 10 yıl vadeli enflasyona endeksli tahvilin fiyatı, Mayıs 2031’e kadar yıllık yüzde 20 enflasyon olması durumunda, vadeden bir gün önce 832 TL’ye yükselmiş olacak. O güne kadar da borç stokunda bu tahvile ait borç sadece 100 TL olarak görünecek. Vade günü geldiğinde Hazine yatırımcıya 100 TL anapara ve 732 TL enflasyon farkı ödeyecek.”

BANKALARA YARIYOR

Bankaların net dönem kârı yılın ilk iki ayında yüzde 323’lük olağan dışı artışla 9,2 milyar TL’den 39 milyar TL’ye yükselirken, bu artışta enflasyona endeksli tahvillerin rolü öne çıkmıştı.

İlk faktörün, bankaların yüksek faiz marjına sahip olmaları olduğuna işaret eden bankacılar, Merkez Bankası’nın politika faizinin yüzde 14 olduğuna ve bankaların yüzde 16-17 ile TL mevduat toplayıp yüzde 25’in üzerinde faizle kredi verdiğine dikkat çekmişti.

Bankaların kâr artışında işaret edilen ikinci temel faktör, enflasyonla birlikte Hazine’ye verdikleri borç karşılığında aldıkları faizlerin de hızla artması olmuştu.

Enflasyondaki artışla birlikte bankaların son dönemde ağırlık verdiği enflasyona endeksli tahvillerin getirileri artıyor.

Nitekim, bankaların menkul değerlerden aldığı faiz geçen senenin ilk iki ayında 15,6 milyar TL iken, bu sene aynı dönemde 41,4 milyar TL’ye yükselmişti.

Rota, bankaların yazdıkları faiz gelirinin neredeyse hepsinin henüz tahsil edilmemiş faizlerden oluştuğuna işaret ediyor.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ